Nisan 29, 2011

kısasa kısa.


chacun son cinéma ya da ce petit coup au cœur quand la lumière s'éteint et que le film commence (!), otuz altı tanınmış yönetmenin 2007'de cannes'ın 60. yılı vesilesiyle çektikleri sinema ile ilgili üçer dakikalık kısa filmlerden oluşan güzelce bir seçki. yönetmeni tahmin etmece de bir hayli zevkli oluyor. bir iki de ufak çıkarım:

1. lars von trier gerçek bir ruh hastası.

2. bir süre önce "haneke beyazı" diye bir renk adı olması isteğimi bu kez de bir "wong kar-wai kırmızısı" olsun diyerek çeşitlendiriyorum.
filli boya "fil adam" adında bir yönetmen kataloğu yapsın mesela. oturma odam haneke beyazı, yatak odam wong kar-wai kırmızısı olsun. mutlu mesut yaşayayım.

3. takeshi kitano, polanski ve elia suleyman'ın filmleri de pek bir hoştu kanımca.


Nisan 28, 2011

squeal like a pig. so, squeal.


dün itibariyle çekilmiş en iyi -ve belki de tek iyi- vampir filmini izlemiş bulunmaktayım: let the right one in. (gir kanıma) iyi vampir filmi artık bir oxymoron değil, ne mutlu.

2008 tarihli isveç yapımı bir film. "kanla beslenen" eli isimli tuhaf kızımız ve dünya tatlısı olması bir yana içinde gizliden gizliye şiddet tohumları yetiştiren on iki yaşındaki oskar'ın hayatına stockholm'ün buzlu pencerelerinden
bakmak diyelim, fazla bir şey demeyelim.













blogger'da bir hayal et.

yazmasam deli olacaktım, demiş ya sait faik. bunu derken tam da blogır'dan bahsediyordu deyip anakronizmin kucağına hayır düşmeyeceğim. yine de yazmanın yaşı olmadığı gibi, yeri de yoktur diyerek sıyrılıyorum modern zamanların üzerimize kustuğu yapmacık reklamcılıklardan. keşke de barışabilsek o modern zamanlarla artık da yazının konusu bu değil. yazdıklarımı ve yazacaklarımı midye kabuklarının arasından çıkarıp internetin sonsuz denizine fırlatmaya karar verdim. kendilerine iyi baksınlar.

güzel bir başlangıç olsun diye: the doors - the end gelsin o zaman.

humour'ı yitirmemek dileğiyle.

homer.