Temmuz 09, 2020

Director’s Cut


Etkar Keret'in The New Yorker'da bugün yayınlanan hikayesi.

Maček Smolansky bir yönetmen, girişimci ve filozoftu. Hepsinin ötesinde mükemmelliyetçiydi. Tam olarak bu sebepten, üç kamerayla bir insanın tüm hayatını dakikası dakikasına göstermeyi planladığı yeni filmi “Yaşam”ı duyurduğunda kimseler şaşırmamıştı. Çekimler, filmin içine kapanık ana karakteri Mateusz Krotoczowski’nin doğumuyla başladı ve yetmiş üç yıl sürdü. İleri derecede prostat kanseri teşhisi konulmasından sonra Mateusz’un bodrumunda kendini astığı son sahnenin setinde tüm ekip ağladı. Sesçinin umutsuzca “Şşt!”lemeleri bile gözyaşlarını dindiremedi.

Post prodüksiyon yüz on dört yıl sürdü. Başladıktan birkaç ay sonra Maček yaşlılıktan öldü. Ses miksajı da bir doksan altı yıl daha sürdü. Buna rağmen film çıktığında sosyal medyada filmin aceleye getirildiği ve özensizce yapıldığına dair söylenenler vardı.

Sinema dünyasının önde gelen film eleştirmenleri ilk gösterime davet edildi, halka arz edilen birkaç bilet karaborsada fahiş fiyatlara satıldı. Film vaat edildiği gibi yetmiş üç yıldı. Kapanış jeneriği akıp ışıklar açıldığında, yer göstericiler bir izleyici hariç herkesin ölmüş olduğunu fark etti. Pek çoğundan kötü kokular yayılıyordu. Hayatta kalan tek seyirci, çürüyen cesetlerin arasında saçları kelleşmiş, çıplak bir halde oturuyor ve bebek gibi ağlıyordu. Gözyaşları nihayet dindiğinde gözlerini sildi, ayağa kalktı ve sakince salondan çıktı.

Bu yaşlı adam, filmi izlemeye gittiğinde hamile olduğunun bile farkında olmayan ünlü bir film eleştirmeninin oğluydu. Filmin sekizinci ayında doğmuş, karanlık sinema salonunda ekrana bakakalmış bir halde büyümüştü. Kapıları açıp sokağa çıktığında güneş gözlerini kör etti. Dışarıda bekleyen onlarca gazeteci ellerinde mikrofonlarla adamı sıkıştırıyor, film hakkındaki görüşlerini soruyorlardı. Adam, güneşe doğru gözlerini kısarken “Film?” diye kekeledi. Başından beri bunun hayat olduğunu düşünmüştü.

Kaynak: