internet erişimimin kısıtlığından dolayı buraları öksüz bıraktım. haftalık bir özet yaparak telafi etmeye çalışacağım. şöyle ki,
*eskişehir çöl ortasında bir vaha. adam (büyükerşen) çöle deniz getirerek impossible is nothing'in türkçesi olmuş adeta.
*gördüğüm en "yapay ve/ama güzel şehir."
*zamanında doktorlar caddesi solcuların, hamam yolu da sağcıların mekanı olarak biliniyormuş. hamam yolunda dondurmamı yiyip doktorlarda çayımı içtim. mesaj kaygısı yok.
*çoğu yer birbirine yürüme mesafesinde olmasına rağmen, küçük ve sadece tek bir caddeden ibaret anadolu şehri kesinlikle değil. her şey yeni, temiz, bakımlı.
*porsuk yeşili güzel bir yeşil.
*gerçek bir fotoğraf makinesiyle bir kez daha gidile görüle, odunpazarı evlerine bilhassa önem gösterile. buraya da yazdım.
*barlar sokağı akar, ev dediğin darlar.
*küresel ısınma var; iç anadolu bölgesinde temmuz ayında sel yaşanıyorsa küresel ısınma gerçekten var.
*ciddi barmen potansiyeli olanlar mağazalarda çürümesin, yazık günah.
*favori mekan açık ara doktorlar caddesi adımlar kitabevi, kokusuna hasret kaldığım.
*çibörek(!) inanılmaz derecede yağlı ve zaman zaman tuzlu, hala abartıldığı kadar olmadığını düşünüyorum.
*istanbul'daki sahaflardan kitap almak bir kez daha yasak.
*yasakmeyve'nin otuz birinci sayısının sahafta mevcut üç sayıdan biri oluşunu mukadderat deyip geçebilir miyim bilemiyorum.
*en büyük heyecanım yemin kriziydi. başta kemal, bütün şovculara selam olsun.
*beklentiler yine beklendiği gibi çıkmadı. (bkz. birinci geleneksel ağaçkakan krizi)
*çay güzel bir içecektir, harareti de alır.
*uzunca bir süre kıyma ve hamur işi aramayacağım o kesin.
*günde yarım saat internetle de gayet iş görülüyorsa neden bu bağımlılık?
*dedikodudan gerçekten hazzetmiyorum. daralıyorum, içimdeki empatik "ağız tadıyla dedikodu"ya şiddetsiz karşı çıkıyor.
*on dört yaşındaki ergen kızların alış verişe çıkmaları mümkünse ergenlikten çıkmalarıyla orantılı şekilde artsın.
*saatler artık tıkırdamasın da uyku mümkün olsun.
*ve tabii istanbul'u daha az özleyemezmişim.
porsuk.