Temmuz 21, 2011

bir takım elbise ve birtakım sorular.

iki kişiye bir rüya yeter.

farkında olmadan söylenip dakikalarca süren sessizliklere gebe olmuş sözlerden biri oldu bu da. hoşgelmiş. (bir diğeri için bkz. kanına ekmek doğramak.)
tekrar tekrar düşündürüp her düşünüşte yeniden etkilemek gibisi her kelime grubuna/cümleye kısmet olmaz, tıpkı etkileme'nin nesnesi olmanın da her insana kısmet olmadığı gibi. -bu işin nasip kısmet işi olmadığını ikimiz de biliyoruz, sanıyordum.- sonsuz sayıda kelimeleri yan yana getirerek sonsuz olasılıkta cümleler kurabiliriz. iki kötü kelime bir iyi kelime grubu yapar mı, yoksa sadece güçlü kelimeler başka güçlü kelimeleri bulunca mı çok güçlü kelime grupları oluştururlar. bu noktada kelimelerin güçlü ya da zayıf oluşu tamamen kişisel kanaatim olmak mecburiyetinde. malum etkileyicilik konusu zaten başlı başına sübjektif bir mesele. devam edelim, kan ve ekmek güçlüyken doğramak tek başına güçlü gelmiyor örneğin. ya da iki kişi o kadar güçlü görünmüyor, rüya çok sıradan ve suyu çıkmış geliyor ve buradaki güçlü kelime olarak görebileceğim sadece eylem, yani yetmek. (ama hiçbir zaman cümledeki kullanımı kadar yeterli değil.) buradan cümlenin güçlü oluşunun onu güçlü kılan kelime(ler)in cümledeki göreviyle yakın bir ilgisi olmadığı sonucunu çıkaralım. aynı zamanda sıradan (zayıf) kelimelerin yan yana gelmesiyle sıradışı (güçlü) anlatımlar yaratılabileceğini de söyleyelim. Buradaki yaratma mevzusu önemli, kelimesi geçmişken cümleleri yaratan biz miyiz, diyerek soru işaretlerine vesile olayım. oradan da meşhur soru'nun gelmesi kaçınılmaz, var olanı bir araya getirmek yaratmak mıdır? bu konuyu kendi başının çaresine bakmak üzere bir başına bırakıp birkaç adım geri giderek başka bir yola sapıyorum.

bir araya getirdiğimiz/yarattığımız cümleler bile sonsuz olabiliyorken kuramadıklarımız, söyleyemediklerimizin de varlığını düşününce safi düşünmenin sınırsızlığı sonsuzun karesine tekabül ediyor. peki, sonsuzun karesini alabilir miyiz sevgili Cebir? Çok güzel bir kafada olduğun için sen alıyorsun elbette; cebren alıyorsun gibime geliyor, ama hilelerini de çaktırmadığın için çürümüyorsun da.

bu da böyle bir kafa akımı oldu, ne dedim, diyebildim ben de emin olamadım. barthes'ın anlatılanların yapısal çözümlemesine giriş'ine giriş olarak okutulsun başka bir isteğim yok.

etkilendiğimiz sürece yaşıyoruz neticede.

ben mundarettin,
sevgiyle.

Hiç yorum yok: