"ya sen?" sorusundan ne kadar da korkuyorum. geleceği hakkında kaygılı genç imajının aynadaki karşılığı ben miyim ki acaba. benim gibi ne kadar da çok insan var. herkes aşağı yukarı aynı kaygıyı duyuyor, biraz eksik biraz fazla. ya hayata yön verme çabası olmadan yaşayabileyim mesela ya da gerçekten bir şeyler arzulayayım ve onun peşinde koşayım. ikisinin arasında arada derede orada burada olmuyor. ne her şeyden vazgeçebiliyorum ne de hepsini hakkıyla sahiplenebiliyorum.
plan ne kadar çirkin bir kelime, gelişigüzellik adı üstünde güzel. ama yine de içten içe plan isteme isteğime engel olamıyorum da. bir amaç, amaçtan çok bir istek belki de olmalıymış gibi bir his dürtüklüyor sürekli, rahat vermiyor. sanki istenen bir şeyler olsa her şey daha güzel olacakmış gibi. safi plan isteği, isteğin ne olduğu muğlakta. ama şey'ler yine çok fazla bu akşam.
umut var sonra. plan bu kadar kötüyken umudun güzel olması mümkün mü peki? umut olmadan yaşamalıyız belki de. olmayan hayaller kırılamaz malum. olmayan deniz bisikletlerine binilemeyeceği gibi. (yaşananlar sonradan genelde güzel oluyor bak, ondan bol bol yaşamalı aslında.)
bir yandan kendimi kitaplara adamak için hava fazla güzel gibi gözüküyor, diğer yandansa havanın bu güzelliği bana değil ki diyorum. güzel hava ve ben yeterince iyi bir ikili oluşturmuyoruz, üçüncülerimiz eksik hep. eksik bir şeyler var, evet. benim günüm değil bu. "güzel bir gün" geçirmeyi çok özledim.
ve o kadar uzaklaştık ki, yanındayken hüznüme engel olamıyorum.
yaz'ar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder