Eylül 14, 2011

mahur.

her gece yeniden doğuyoruz. her gece yeni bir yıla doğuyoruz. boğaz'ın üzerine mij çökmüş, hayal meyal uyumamış evlerin ışıkları seçiliyor. sabah oluyor ama ilk ışıkları göremiyoruz. akşamki havai fişekleri içine çekmiş gökyüzü, şimdi sessiz. gece yağmur mu yağmış, halbuki hiç duymadık, diyorum. yağmur değil o asfaltı kaplayan, çiy. ben hiç çiy görmedim. gördün işte. yezidiler, günde üç kez güneşe döner, dua ederler. ben de yezidi olacağım, bak güneşe döndüm yüzümü. peki ya gölgen ne olacak? gölgende canlar taşıyorsun. yine kaldırım taşlarının arasına mı gidelim dersin? hayır, bu defa olmaz. elimi tut, bir tartı bulup emin olmalıyız. neyden emin olacağız? yokluğumuzdan. sen çok fazla film izlemişsin. seyret şimdi, saçlarımı uç uca ekleyip birbirine düğümleyeceğim. çıkıp üzerinde yürürsem benimle gelir misin? kıyma onlara. ya bir gün kıymak zorunda kalırsam? böyle konuşma. peki, her telinde ayrı atan kalbi görebilmek için şair mi olmak gerekiyor? hayır. ya anlatmak için? anlatmanın lüzumu yok. o zaman ben de o şair gibi gökyüzünü öpmek istiyorum. gecelerim beyaz olsun istiyorum. kirpiklerimin birleştiği yer ufuk olsun. küçük sözleri kesip yolumuza döşeme vakti geldi. seninle geliyorum. ben ki her sabah gözlerimde çiy taneleriyle uyanıyorum. biz her sabah güneşle birlikte yeniden doğuyoruz.

Hiç yorum yok: